PVC sektörü yeni projeler ile büyüyecek

Türkiye PVC sektörü, iç pazardaki yeni projelerle gelecekten umutlu. Yeni yapılan konutların yüzde 4-5’inde alüminyum, yüzde 10-11’inde ahşap kullanılırken, yaklaşık yüzde 85’inde PVC kapı ve pencere sistemleri tercih ediliyor. Piyasa artık yavaş da olsa markalara doğru kayıyor.

Yaygın deyimi ile ‘vinil’ (Poli Vinil Klorür) kelimesinin kısaltılmış şekli olan PVC, inşaat sektöründen (pencere profili, kapı, panjur, sulama ve pis su boruları, duvar-yer ve çatı kaplama malzemesi olarak), ambalaj-paketleme sanayine (bi-oriente ince shrink film, kapak içi mantarı, şişe ve torba yapımında), tıptaki çeşitli uygulamalardan (kan torbası, serum tüpü, ameliyat eldiveni ve kalp kateter`i olarak), elektrik -elektronik malzeme yapımına (yüksek volt izolatorü, optik fiber kılıf zarfı olarak), otomotiv alanındaki kullanımlarından (cam fitili/silecek sistemi, döşeme, paspas olarak), çeşitli diğer tüketim eşyasının üretimine (oyuncak, çeşit1i sportif malzeme, muşamba, suni deri ve ayakkabı; ve hatta kredi kartlarının yapımına) kadar, kısaca hayatımızın hemen her alanında yaygın olarak kullanılıyor. PVC kapı, pencere sistemleri 1980`li yıllarda Türkiye`ye girerken, kullanımı hızlı bir ivme kazandı. Getirdiği avantajlar nedeniyle pazarını hızla geliştiren PVC ürünlerinde, yatırımlar da talebe paralel olarak hızla arttı.
Tüketimi büyük ölçüde inşaat sektörüne bağlı olan PVC sektörünün dünyada 2013 yılının sonuna kadar 50 milyon tonluk bir hacme ulaşması bekleniyor. Dünya PVC tüketiminin yüzde 70’ini boru, tesisat, dış kaplama, pencere, çit malzemesi ve kablo gibi alanlar oluşturuyor. Giderek daha çok ağaç ve metal gibi geleneksel inşaat malzemelerinin yerine kullanılan PVC’deki gelişim hızı bazı yıllar inşaat sektöründeki büyümenin üzerinde yaşanıyor.
Dünyadaki bu gelişim içinde Türkiye ise PVC üretimi ve ticareti açısından çok önemli bir konumda bulunuyor. Stratejik özellikleri, deniz, kara ve demiryollarıyla kolay ulaşımı Türkiye’yi bölgenin merkezi haline getirmiş durumda. Türkiye bu sektörde bugün olduğu gibi gelecekte de yüksek tüketimi sayesinde çok stratejik bir role sahip olacak. Türkiye’nin Avrupa ve Asya arasındaki köprü özelliği uluslararası pazardaki stratejik önemini artıracak.